ALİ COŞKUN'UN ALIN YAZISI

(www.sabah.com.tr)

ALİ Coşkun "işte bu köyde doğdum" diye konuya girdi:
- Ayağıma anamın ördüğü yün çorabı geçirdim, çarığımı giydim, okula başladım.
Babası, bölgenin diğer erkekleri gibi "gurbete... Para kazanmaya" gitmiş. Sonra "küçük Ali'yi" de yanına almış. "Şehirde okutmaya" başlamış.

***
Gurbeti "çok küçük yaşta" tanımış. "Gurbet türkülerini" çocukken öğrenmiş: Köyü Başpınar, ilçesi Kemaliye (Eğin) burnunda tütermiş. Bir yandan ders çalışır, bir yandan türkü söylermiş:
"Eğin'im Eğin'im yeşil Eğin'im,
Yadellerde olsam da yine seninim, Eğin'im Eğin'im başımın tacı, Rüyalarımı süsler bir dut ağacı, Senden ayrı kalmak ölümden de acı.

***
Okumuş, Almanyalar'a gitmiş, büyük adam olmuş. Ticarete atılmış. TOBB'a başkan seçilmiş.
Ama kader bu ya...
- İzmir-Balıkesir yolunda... Trafik kazası... Eşim ve kızım... İkisini birden kaybedince yıkıldım... İstanbul'u terk ettim... Eğin'e sığındım... Doğduğum köye yerleştim.

***
- Sakal bıraktım... Elimde asa, bütün gün dağ tepe demez dolaşırdım.
Dolaştığı yerler "Ali Coşkun'un şiir yazdığı" yerler.
"Munzur dağı eteklerinde,
Yeşil, şirin Eğin'sin,
Fırat kenarına yerleşmiş, Duvaklı bir gelinsin."

***
Bir gün kapısına jandarma dayanmış:
- Beyim, seni Ankara'dan arıyorlar.
- Kim arıyor?
- Turgut Özal. Özal, Ali Coşkun'un "kaderine küstüğünü, dünyadan el ayak çektiğini, köyüne yerleştiğini" öğrenince, üzülmüş.
"Bulun" demiş. Ve onu Ankara'ya getirtmiş:

***
Turgut Özal:
- Başkırdistan'a bağlı Yarçallı şehrinde bir cami yapılmış... Komünizm yıkıldıktan sonra yapılan ilk cami... Camiye "Allah'a tövbe camii" adını vermişler... Komünizm döneminde camide ibadet edemedikleri için... Beni açılışa çağırdılar... İşim çok, gidemiyorum... Yerime bir heyet gönderiyorum... Heyette sen de olacaksın.
Ve Ali Coşkun "yeniden hayata dönmüş." Kader, ağlarını bu defa başka türlü örmüş. Bir gün uzaktan "şimdiki eşini" görmüş. Ve almış, kağıdı kalemi eline. Daha sonra Amir Ateş'in bestelediği şiiri, kağıda dökmüş:
"Acılar dikense, sevgi bir güldür, Dikenler arasında gonca mısın sen? Koparmak istemem seni dalından, Benimle beraber kalır mısın sen?"

Ve evlenmişler.
Ali Murat adında oğulları olmuş. Sonra milletvekilliği, bakanlık... Şimdi bir yandan "devlet görevini" yapıyor, bir yandan da "hasret şiirleri" yazıyor:
"Gurbetçinin gönlünde,
Dinmeyen bir neşesin,
Tarihe damga vurmuş, Şanlı Kemaliye'sin."

-Yavuz Donat (Sabah Gazetesi Yazarı)

02.06.2005 sabah.com.tr