TURGUT ÖZAL HAKKINDA SÖYLEŞİ
20 OCAK 2025
ANKARA
SÖYLEŞİYİ GERÇEKLEŞTİREN: DEMOKRATLAR KONFEDERASYONU
GENEL BAŞKAN SADULLAH FATİH KAVALOĞLU
KONUK: SAYIN ALİ COŞKUN
58. VE 59. HÜKUMETLER SANAYİ VE TİCARET BAKANI
1. Turgut Özal ile dostluğunuz nasıl başladı? İlk tanıştığınızda size nasıl bir izlenim bıraktı?
1950’li yıllar; Sanayinin henüz özel sektör tarafından oluşturulmadığı, belirli sayıda sanayinin ve elektrik santrallerinin devlet yönetiminde, iktisadi teşekküller bünyesinde olduğu yıllardı.
Henüz üç üniversitede mühendislik eğitimi yapılmakta, öğrenci sayısının azlığına rağmen öğrenciler mecburi stajlarını yapacak tesis bulmakta zorluk çekiyordu. Ben Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi öğrencisiydim ve aynı zamanda Talebe Cemiyeti başkanıydım. Arkadaşlara staj yeri bulmak için Ankara’ya gittim. Babam ETİ BANK’ da memurdu. Daire Başkanı Kemal Noyan’ı ziyaret ederek staj yeri için yardımcı olmasını rica ettim. O’da Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürü ve arkadaşı olan Turgut Özal’ı arayarak bana randevu aldı. (Sene 1958)
Turgut Özal, beni güler yüzle ve samimi bir hava ile karşıladı. Üniversite hakkında bilgi aldı. Nereli olduğumu sordu? Kemaliye (Eğin) deyince bir zamanlar Malatya’nın da ilçesi olduğu için “ooo hemşeriyiz” diyerek ilgisi daha da arttı. Eğitim ve gençlerin geleceği konularında çok yararlı değerlendirmeler yaptı.
Babacan tavırlı, sevecen bir kişiliğe sahipti. O tarihten itibaren de ilgisi ve ilişkimiz devamedegeldi.
2. Dostluğunuz boyunca Turgut Özal’ın en belirgin kişisel özellikleri nelerdi?
Turgut Özal, Milli-Manevi Değerlere bağlı ancak Dünyada ki gelişmeleri yakından takip eden ve uluslararası geleneklere saygılı, özellikle teknik ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, hoşgörülü, istişareye önem veren, pratik zekalı ve risk yüklenebilen bir kişiliğe sahipti.
3. Onun liderliğinde yer aldığınız en önemli siyasi süreç veya kampanya hangisiydi?
Devletin asli görevlerine dönmesi gerektiği kararını veren Turgut Özal, TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Malatya toplantısında parti kurma fikrini ilk defa bizlere açıkladı ve kurucu olmamızı arzu etti. Ben siyasete girmek istemediğimi arz ettim. Sayın Mehmet Yazar’dan sonra da TOBB başkanı seçildim. Dolayısıyla Özal’ın hükumet döneminde yaptığı reformlarda siyasetçi olarak değil, Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından TOBB Başkanı olarak hem reformlara taraf hem de bu reformlar sebebiyle İş Dünyasının çeşitli tepkilerini göğüsleyen biri olarak görev aldım.
4. Partideki liderliği sırasında sizi en çok etkileyen konuşma veya olay neydi?
Turgut Özal, Ülkemizde Yarı Kapalı Ekonomiden Serbest Piyasa Ekonomisine geçişi sağlaması yanı sıra sosyal-kültürel açıdan önemli dönüşüm gerçekleştirmiştir. Devlet, Siyaset ve Hizmet Adamıdır. Türkiye’nin gelişmesinde Demokrasi-İnsan Hakları-Hukukun Üstünlüğü hedeflerine varılabilmesi için şu üç özgürlük unsuru üzerinde önemle durmuştur. Düşünce ve ifade özgürlüğü, Din ve Vicdan Özgürlüğü, Teşebbüs özgürlüğü.
5. Birlikte yaptığınız seyahatlerde veya etkinliklerde unutamadığınız bir anıyı paylaşır mısınız?
Türk Ekonomisinin Dünyaya açılışında öncü olması bakımından Turgut Özal döneminde ilk defa bakanlar, milletvekilleri, iş adamları, üst düzey yöneticiler ve basın mensuplarının katılımıyla geniş bir kadroyla yurtdışı seyahatler düzenliyordu ve organizasyonu büyük ölçüde TOBB olarak biz gerçekleştiriyorduk.
Yine böyle bir kalabalık iş adamı grubuyla 1985 yılında Amerika’ya yaptığımız seyahat çok başarılı geçmişti. Devlet Başkanı Ronald Reagan başta olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarla verimli görüşmelerimiz oldu. Bu arada Amerikan Ticaret Odası Başkanı Richard Lessher ile görüşmemiz sonucu 3 Nisan 1985 günü düzenlenen kahvaltılı bir toplantıda Türk-Amerikan İş Konseyi Protokolünü imzalandık. Bu iş konseyi antlaşmamız TOBB bünyesinde diğer ülkelerle yapmayı düşündüğümüz iş konseyi antlaşmalarına örnek oldu ve üst organ olarak DEİK Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun gerçekleşmesine sebep oldu. Bugün DEİK yüzün üzerinde ülke ile Türkiye’nin sadece ekonomik ilişkilerinde değil, diplomatik ilişkilerinde de önemli bir gelişme sağlamaktadır. Ancak 2011 yılında, bir kanunla yönetimi Ticaret Bakanlılığına bağlanmıştır.
6. Özal’ın dostluğa ve vefaya verdiği önem hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Özal, üstün bir hoşgörüye sahip, herkesle barışık, özellikle ekip çalışmasına önem veren, vefakar bir kişiliğe sahipti.
7. Yenilikçi politikaları ve yönetim anlayışıyla bürokraside nasıl izler bıraktı?
Yapmak istediği reformlar sırasında en büyük sıkıntıyı bürokratik engellerden, reformladan rahatsız olan bazı iş kesiminden ve o dönemde bu reformları Kenan Evren Başkanlığında kurulmuş olan konseye kabul ettirmekte zorlanmasından çekti.
Örnek olarak, Türk Parasını Koruma Kanunu…! ve Merkez Bankası’nın özerkliği konusunda yapacağı değişiklik sırasında bürokratik engellerin yanı sıra askeri kesimin ve basının tepkisiyle karşılaştı. Hatta şahsı hedef alınarak “bu konulara dokunursan sonun Menderes olur” ifadelerine karşın “biz ülkeyi düzlüğe çıkarmak için iki elbise ile geldik; Biri idamlık, biri bayramlık. Hangisi kısmetse onu giyeriz” şeklinde cevap vermiştir.
8. Özal’ın ekonomik kararları uzun vadede Türkiye’ye nasıl bir miras bıraktı?
Özal’ın kararları, Türkiye’nin ekonomik bakımdan var oluşunun temel taşlarını oluşturmuştur. Bir örnek verecek olursak; Türkiye’nin toplam ihracatı 3 milyar doların altında seyrediyordu ve petrol alımlarına dahi yetmediği için kış aylarında Başbakanlıkta bile yakıt olmadığından palto ile çalışılan günlerdi. Özal ilk olarak İş Dünyasına yılda 15 milyar dolar / ihracat hedefi koyduğunda herkes şaşırmıştı. Ama o gün atılan adımlar sayesinde bugün ihracatımız 200 milyar dolarları geçmiş durumda.
9. Türkiye’de ki reform süreçlerinde karşılaştığı en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştı?
Daha önce de belirttiğimiz gibi en büyük engeli yılların oluşturduğu bürokratik engeller olup, bu reformların askeri konseye kabul ettirilmesi olarak gelişmiştir. Bu zorlukları, reformlara inanan İş Dünyasını arkasına alarak sabırla ve DPT Devlet Planlama Teşkilatından itibaren oluşturduğu kadroyla aştı.
10. Kriz yönetimindeki tarzı nasıldı? Karar alırken hangi prensiplere dayanırdı?
Kriz yönetiminde karşısında oluşan gerçeklerden korkmazdı. Ana sebepleri tespit ederek ilgili kurumlarla istişareye önem verirdi ve cesaretle kararlı davranırdı.
11. Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Batı ile ilişkilerinde nasıl bir diplomatik yaklaşım sergiledi?
Batı ile ilişkilerde ülke menfaatlerini önde tutarak uzlaşmacıydı. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi konusunda samimiydi zira Türkiye’yi ekonomik, sosyal standartlar bakımından Avrupa seviyesine çıkartalım, son kararı Millet versin düşüncesindeydi.
12. Turgut Özal ile aynı siyasi vizyonu paylaşmanızın arkasındaki temel sebepler nelerdi?
Daha önce de belirttiğim gibi parti kuruluşunda davetine katılmamıştım. Sonraki yıllarda İstanbul Belediye Başkanı olarak aday gösterilmem istendiğinde de yine affımı istedim. Ancak TOBB Başkanlığını bıraktıktan sonra bilgi birikimimle ülkeye hizmet etmek için siyasete girmem konusundaki ısrarları adeta bana vasiyeti olduğundan ileri ki yıllarda uzlaşmacı Anavatan Felsefesine inancım dolayısıyla siyasete girdim ve Anavatan Ruhunu yaşatmaya çalıştım.
13. Turgut Özal, Türkiye’nin demokratikleşmesi için hangi kritik adımları attı?
Turgut Özal, yasaklarla Türkiye’nin gelişemeyeceğine inanıyordu. Bu nedenle aşırı mevzuata karşıydı. Kalkınmayı engelleyen, geciktiren bürokrasiye karşıydı. Üniter Devlet yapısı bozulmadan, merkezi yönetimdeki bazı konuların yerel yönetimlere aktarılması ve özgürlüklere önem veriyordu.
14. Özal’ın siyasi liderliği, motivasyonu, vizyonu ve siyasi nezaketi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Alışılagelmiş siyasi hareketlerde liderlerin olayları zamana bırakmasının aksine Özal, ani karar verebilen, risk yüklenebilen, ilişki ve hitabetinde nezakete önem veren bir liderdi.
15. Turgut Özal’ın Türkiye’de ki eğitim reformları hakkındaki görüşleri nelerdi?
Ülkenin geleceğinin güvencesi olan gençlerin iyi yetişmesi, öz değerlerine bağlı ve Dünyada ki gelişmelere açık olarak iyi yetişmelerine çok önem verirdi ve eğitim kurumumuzun adı Milli olmasına rağmen Millileşemediğini söylerdi.
16. Siyasi kararlarını alırken hangi değerlere önem verirdi?
Dış Politikada ülke menfaatlerini önde tutarak iç politikada ise barışçı, dengeli ve saygın olmaya önem verirdi.
17. Partideki liderliği sırasında sizi en çok etkileyen konuşma veya olay neydi?
Devletimizi, Milletimizi bölmeye çalışan üzücü olayların yaşandığı her gün onlarca gencimizin birbirlerini Sağcı-Solcu, Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Kemalist-Gerici çatışmalar sonucu öldürdüğü Seksenli yıllarda, 12 Eylül 1980 Askeri müdahalesi sonucu darmadağınık olan toplumumuzda siyasi çekişmelere güçlü iradesi, engin hoşgörüsü sonucu iki elini başının üstünde birleştirerek 4 eğilimi toparlayan ülkeye güven ve huzuru getiren bir lider oluşudur.
18. Turgut Özal’ın özel hayatında en çok hangi yönleri sizi etkilerdi?
Halkın özlemini yansıtan hoşgörülü, Müslüman, muhafazakar, demokrat Cumhurbaşkanı olumlu görünümü yanında aile fertlerinin zaman zaman basında olumsuz görüntülere sebebiyet vermeleri beni etkilemiştir.
19. Bürokrasi içinde liyakat ve yenilikçilik anlayışını nasıl şekillendirdi?
Bürokratik Cumhuriyetten Demokratik Cumhuriyete geçişine önem veriyordu. O’na göre Devlet, Millet için vardır. İnsan merkezli bir yönetim anlayışıyla zengin millet güçlü devlet yapılanmasına ulaşmayı arzuluyordu.
24. Komşu ülkelerle olan ilişkilerinde izlediği strateji neydi?
Devlet kadrolarının, komşu ülkelerle açacağı dostluk kapılarından ağırlıklı olarak İş Adamlarının geçerek karşılıklı menfaate dayalı ekonomik-sosyal-kültürel ilişkilerin geliştirilmesine önem verirdi. Özellikle aynı kültürü paylaşan soydaş ülkelerle İş Dünyasının arasındaki ticari ilişkilerle ticaretin geliştirilmesi sonucu siyasi ilişkilerin de geliştirilmesini öngörürdü. Böylece komşularla elde edilecek ekonomik ve dostluk ilişkilerinin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde de önemli bir alt yapı olacağına inanırdı.
25. Teknoloji ve inovasyona yaklaşımı nasıldı?
Dünyadaki Sanayi Devriminin Teknoloji ve İnovasyon olacağına inanmıştı ve teknoloji öncülüğünde kalkınmayı sağlayamayan ülkenin Batının sömürgesi haline geleceğine inanırdı.
26. Vefat haberini aldığınızda hissettiklerinizi paylaşır mısınız?
İDV İş Dünyası Vakfı’nın İstanbul da ki Genel Kurul Toplantısı sırasında acı haberi aldık. Büyük bir üzüntü ortamında yıllardır önem verdiği, toplantılarına katıldığı Aydınlar Ocağı’ndan da dostları olan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Süleyman Yalçın, diğer hocalarımız ve dostlarla birlikte durumu değerlendirdik. Kendilerine bir anımı anlattım. “Rahmetli Menderes’in ölüm yıl dönümünde kabri başında dua ederken polis vasıtasıyla beni telefona çağırması sonucu Çırağan Sarayı’nda olduğunu ve Aydın Menderes’i kendisine götürmemi talep etti. Aydın Menderes, bu talebi kabul etmedi. Bunun üzerine ben kendim gittim. Malezya Devlet Başkanı da oradaydı. Bu nedenle Menderes’in hatim duasına gidemedim” dedi. Görüşmelerimiz sırasında bir ara “takdir Allahtan, ecel geldiğinde beni de Ankara’da ki Devlet mezarlığına defnetmeyin. Menderes’in kabri civarında bir yere defnedin. Aslında Süleymaniye Camii’nde Mehmet Zahit Kotku Efendi’nin yanına arzu ederdim lakin annemin cenazesinde çıkan tepki sebebiyle beni bu cihette bir yere defnedin” sözü üzerine bu talebin vasiyet olduğunu değerlendirerek durumu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Kardeşi Korkut Özal’a ve eşi Semra Özal’a bildirdik. Böylece şimdiki anıt mezarlığa defni gerçekleşmiş oldu.
27. Turgut Özal’ın vefatından sonra eksikliğini en çok hangi alanlarda hissettiniz?
İç politikada istikrar olmadan kesimler arasında sosyal gelişme sağlanamadığı için siyasette hoşgörü eksikliği ve ekonomide sürdürülebilir kalkınma amaçlı özel sektör öncülüğünde üretim-yatırım-ihracat seferberliğinin aynı hızla gerçekleşmeyişi ve zaman zaman mevzuat ağırlıklı bürokratik engellerin ortaya çıkışı konularında eksiklik hissediliyor.
28. Özal’ın hatıralarını gelecek nesillere aktarmak için, sizce en etkili yöntemler nelerdir?
Merkez Sağda kurulu siyasi bir partinin Anavatan Ruhunu yaşatacak hedefleri benimsemesi yanı sıra Ekonomiyi yöneten Sivil Toplum Kuruluşlarının O’nun reform ilkelerini sürdürmesinin en etkili yöntemlerden olacağını düşünmekteyim.
29. O’nunla Türkiye’nin geleceğine dair yaptığınız en anlamlı sohbet neydi?
Sanayinin Anadolu’ya yayılması, işsizlik, göçlerin önlenmesi, şehirlerde gecekondulaşmanın önüne geçilmesi ve sosyal sorunların çözümü bakımından TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar) bünyesindeki OKİK (Orta ve Küçük İşletmeler Kurulu) sonuç raporuna göre KOSGEB’in (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) kuruluşu, Serbest Bölgeler, Türk Parasını Koruma Kanununda değişiklik Hazineye bağlı İhracatı Geliştirme Dairesinin yetkilerinin özel sektöre aktarılışı, DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) kurulması, özelleştirme, borsa ve bankerlik, toplu konut konularında TOBB olarak İş Dünyasına hazırlattığı raporları zaman zaman baş başa görüşmemiz konuları olmuştur.
32.O’nun ardından Türkiye’de eksikliği en çok hangi alanlarda hissedildi?
Siyasette hoşgörü eksikliği ve kritik durumlarda karar vermede gecikme diyebilirim.
33.Turgut Özal’ın Türkiye’ye bıraktığı mirası yaşatmak için neler yapılmalı?
Bir çok küçük çaplı girişimlerin yanı sıra köklü anlamda “Turgut Özal’ı Anma ve Anlama Enstitüsü” kurulmasının yararlı olacağı görüşündeyim.
Son: Bu girişiminiz konusunda emeği geçenleri kutluyor ve başarılar diliyorum.